Kemik tutulumlu nüks dediferansiye liposarkom tanılı olgumuza yaklaşımımız


Creative Commons License

Yılmaz S., Demirkıran N. D., Öner S. K.

31. Ulusal Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi ve 10. Ulusal Ortopedi ve Travmatoloji Hemşireliği Kongresi, Antalya, Turkey, 25 - 30 October 2022, vol.56, no.1, pp.228, (Summary Text)

  • Publication Type: Conference Paper / Summary Text
  • Volume: 56
  • City: Antalya
  • Country: Turkey
  • Page Numbers: pp.228
  • Open Archive Collection: AVESIS Open Access Collection
  • Kütahya Health Sciences University Affiliated: Yes

Abstract

Amaç: Liposarkom (LPS) yumuşak doku sarkomları arasında en sık görülen tür olup, tüm sarkomların %15-25’ini oluşturur. Adiposit farklılaşmasına dayanarak, Dünya Sağlık Örgütü liposarkomu üç gruba ve beş tipe ayırmıştır: iyi diferansiye/dediferansiye liposarkom, miksoid/yuvarlak hücreli liposarkom ve pleomorfik liposarkom. Biz bu olgumuzda 58 yaşındaki hastamızın primerinde sol alt ekstiremiteden geçirmiş olduğu liposarkoma bağlı yumuşak doku cerrahisi sonrası sol femur boyunda kemik tutulumu ile beraber nüks liposarkom olgumuza yaklaşımımızı paylaştık. Yöntem: 58 yaş erkek hasta 5 ay önce yürüme esnasında zamanla sol kalçada artan ağrı, ön kısmında ele gelen şişlik sebebiyle başvurduğu dış merkezde; yapılan biyopsi ve görüntülemeler sonrası dediferansiye liposarkom tanısı almış, cerrahi tedavi uygulanan hastanın sol femur anteriorundaki yumuşak doku kitlesi rezeke edilmiş ardından hasta postoperatif 4.ayında kontrol amaçlı polikliniğimize başvurdu. Kontrol direkt grafi, kontrastlı manyetik rezonans görüntülemesinde sol femur boyunda destrüksiyona yol açan etraf yumuşak dokularda tutulum gösteren kitle görüldü (Şekil 1). Cerrahi planlanan hastanın alt ekstiremite bilgisayarlı tomografi anjiosu ile tümörün vasküler yapılar ile ilişkisi incelendi. Hastanın eski insizyon hattından girilerek ilk olarak vasküler yapılar belirlenip dikkatli bir şekilde diseke edildikten sonra sol femur proksimal etrafındaki kitle ve yumuşak doku için sol femur proksimali güvenli sınırlarla birlikte yumuşak dokularla birlikte geniş rezeksiyon uygulandı (Şekil 2). Sol femur proksimal için rezeksiyon sonrası modüler endoprostatik tümör protezi uygulandı (Şekil 3, 4). Tüm cerrahi sınırlar tümör hücresinden arındırılmıştır. Hasta ameliyat sonrası tümör kurulu kararına göre adjuvan radyoterapi ve kemoterapi aldı, hastamızın nüks görülmeden takiplerine devam edilmektedir. Bulgular: LPS’nin klinik özellikleri ve semptomları açısından en sık başvuru nedeni şişlik olduğu bildirilmiştir. Olgumuzda görülen dediferansiye liposarkom daha ileri yaşlarda (7. dekad) görülen daha malign ve daha agresif seyirli yüksek gradeli bir sarkomdur. Henricks ve arkadaşları 155 dediferansiye liposarkom olgusunun 133 tanesinin de novo geliştiğini ve bunların büyük çoğunluğunun (106 olgu) retroperitonda yerleştiğini bildirmişlerdir. Bu hastalardan %41’i lokal nüks ve %17’si uzak metastaz yaşamış ve hastaların %28’i dediferansiye liposarkoma bağlı hayatını kaybetmiştir. Çıkarımlar: LPS’lerin tedavisinde geniş rezeksiyonlu ekstremite koruyucu cerrahi çok etkili görünmektedir. Cerrahi tedavide rezeksiyon sonrası yeterli ve sağlıklı bir sınır sağlanabiliyorsa ekstremite koruyucu cerrahi planlanmalıdır. Yumuşak doku sarkomları ve nüks yumuşak doku sarkomları sıklıkla ekstiremitlerde görülmektedir. Kemik rezeksiyonu planlanıyorsa; preoperatif değerlendirmede rekonstriksiyon yönteminin planlanması önemlidir.