23. Ulusal Cerrahi Kongresi, Antalya, Turkey, 24 - 28 April 2024, pp.546
AMAÇ:Diyabetik ayak ülserleri, sıklıkla enfeksiyon, amputasyon ve ölümün habercisi olan birçok hastalığın göstergesidir. Diyabetik ayak ülserlerinin yönetimindeki standart
uygulamalar arasında; cerrahi debridman, yara yükünün azaltılması, vasküler değerlendirme, enfeksiyon ve glisemik kontrol yer almaktadır. Pasif kapama yöntemlerinin
yanı sıra, aktif kapama yöntemlerinden biri olan Negatif Basınçlı Yara Tedavisi,yara iyileşmesini hızlandırmak amacıyla en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Bu vaka
sunumunda diyabetik ayak tanılı bireylerin kronik yara tedavilerinde kullanılan güncel aktif ve pasif yara kapama yöntemlerinin etkinliğinin incelenmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEM:Özgeçmişinde kontrolsüz Diabetes Mellitus tanısı olan 65 yaşında kadın hasta, sol ayağında kötü kokulu ve akıntılı, WAGNER sınıflamasına göre evre 4 yara ile
Kronik Yara Bakım Polikliniği’mize başvurmuştur. Hastanın sol ayağının lateralinde nekrotik alan mevcuttur. Hastadan Hemogram, Biyokimya, CRP, HbA1c gibi kan
tetkiklerinin yanı sıra; yara kültürü, ayak röntgeni ve venöz-arteriel doppler görüntülemesi istenmiştir. İstenilen kan tetkiklerinin sonuçlarına göre hastanın kan glukoz
düzeyi 441 mg/dL, CRP düzeyi ise 105 mg/L’dir.
BULGULAR:Hasta yaklaşık olarak beş ay ayaktan poliklinik koşullarında, iki ay da klinikte yatarak takip ve tedavi edilmiştir. Bu tedavi sürecinde hastanın yarasına sırayla;
seri cerrahi debridman, otolitik debridman, negatif basınçlı yara kapama yöntemi, lokal rekombinant insan büyüme faktörü, köpük örtü uygulanmıştır. Son olarak
koruyucu amaçlı epitelizan krem uygulanmıştır. Uygulanan bu tedaviler sonucunda yedi ay gibi bir süreçte yara neredeyse tamamen kapanmıştır.
SONUÇ:Diyabetik ayak gibi tedavisi uzun süren ve yüksek maliyetli yara tedavilerinde; cerrahi debridman, aktif ve pasif kapama gibi yöntemlerinden yararlanılmaktadır.
Yaraya doğru zamanda uygun aktif ve pasif yara kapama yöntemlerinin kombine kullanımının yara iyileşme sürecini hızlandırdığı ve morbidite oranını düşürmede etkili
olduğu düşünülmüştür.