19. Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Kongresi10. Ulusal Fleboloji Kongresi, Girne, Cyprus (Kktc), 26 - 29 October 2019, vol.28, no.116, pp.50
Deneyim ve Hedefler: Damar yaralanmaları tüm yaş gruplarını etkileyen ve damar cerrahlarının sıkça karşılaştığı patolojilerdir. Özellikle son yirmi
yıldır damar yaralanmalarının tedavisinde endovasküler yöntemlerden de faydalanılabilmektedir. Kliniğimizde son beş yılda karşılaştığımız damar
yaralanmalarındaki tedavi yaklaşımımızı sunmayı amaçladık.
Metot: Mayıs 2014-Ağustos 2019 tarihleri arasında iyatrojenik ve non-iyatrojenik nedenlere bağlı majör vasküler yaralanma nedeniyle açık cerrahi
veya endovasküler tedavi uyguladığımız hastaları retrospektif olarak inceledik.
Sonuç: Damar yaralanması nedeniyle girişim yaptığımız hasta sayısı 95 oldu. Ortalama yaş, iyatrojenik grupta 68.7±11.9 (27-93) ve non-iyatrojenik
grupta 32.3±14.6 (6-69) oldu. Açık cerrahi uyguladığımız iyatrojenik gruptaki 30 hastada (%93,7) ve kesici delici alet yaralanması grubundaki 33
hastada (%80,4) primer tamir uygulanırken, ateşli silah yaralanması ve iş-trafik kazası gruplarında toplam yedi hastada (%50) birden fazla damara
yönelik veya otojen/ non-otojen greft ile baypas yapılarak tamir gerçekleştirilebildi. Endovasküler tedavi uyguladığımız 4 hasta oldu. Bir hastada
ateşli silah yaralanmasına bağlı arteriyovenöz fistül, bir hastada iyatrojenik damar yaralanması ve iki hastada kesici delici alet yaralanmasına bağlı
psödoanevrizma mevcuttu. Bu hastaların tümü başvuruda hemodinamik olarak stabildi ve tümünde endovasküler girişim başarıyla gerçekleştirildi.
Mortalite, açık cerrahi grupta yer alan ve arrest halde ameliyathaneye alınan 4 hastada görüldü. Ateşli silah yaralanmasına bağlı trifurkasyon yaralanması olan bir hastada diz altı ampütasyon gerekti. İki hastada iş kazasına bağlı ek tendon ve sinir yaralanmaları nedeniyle, ekstremite kurtarılmasına
rağmen, uzamış rehabilitasyon ihtiyacı gelişti.
Karar: İyatrojenik damar yaralanmaları daha yaşlı hasta grubunda görüldü ve çoğu primer tamir edilebildi. Non-iyatrojenik yaralanmalar ise
daha genç yaş grubunda görüldü. Özellikle ateşli silah yaralanmaları ve iş-trafik kazalarında daha komplike vasküler girişimlere ihtiyaç duyuldu.
Endovasküler tedavi ise ancak başvuruda hemodinamik olarak stabil durumdaki hastalara uygulanabildi. Damar yaralanmalarında hemodinamik
yaklaşım son derece önemli olduğundan özellikle olay yerinden ameliyathaneye kadarki sürecin sağ kalımı belirleyen en önemli faktörlerden biri
olduğunu düşünmekteyiz.